Günlük hayatın olmazsa olmazlarından yeni teknolojiler, özellikle de internet tüm dünyada milyarlarca insan, özellikle de gençler tarafından yoğun şekilde kullanılıyor. Teknolojinin doğru bir şekilde kullanımının yararları şüphe götürmezken, sağlıksız ve olması gerekenden fazla kullanım ise bağımlılığa neden oluyor. Bağımlılığın en fazla etkilediği yaş grubunda ise çocuklar ve gençler yer alıyor. Tam da bu noktada en önemli görev ebeveynlere, bakımverenlere ve öğretmenlere düşüyor.
Konu ile ilgili, LG’nin ebeveynleri sanal dünyadan gelebilecek tehlikelere karşı bilinçlendirmek ve bilgilerini artırmak amacıyla oluşturduğu www.cocuğumukoru.com üzerinden bilgi veren Uzman Klinik Psikolog Diana Güler “Teknoloji ile olan sağlıksız bir ilişkide, teknoloji tamamen ortadan kaldırmak doğru değildir. Bunun yerine, teknolojiyi nasıl kullanmamız/kullandırmamız gerektiği üzerine düşünmek, alternatifler üretmek gerekir” diyor.
Teknolojik Bağımlılık Nedir?
Teknolojik bağımlılığını; teknoloji kullanımına ayrılan vaktin artması, bir şekilde teknoloji kullanımında azalma olursa huzursuzluk, uykusuzluk, öfke gibi yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması, kişinin kontrolünü sağlayamaması sonucu düşündüğünden daha fazla kullanması, tüm zamanını buna ayırması ve bunun sonucu olarak da kişisel ve toplumsal sorumlulukları yerine getirememesi olarak tanımlayan Diana Güler, bağımlılığa giden sürecin uzun zaman içerisinde, yavaş yavaş geliştiğini, birden ortaya çıkmadığını ifade ediyor.
Teknolojik bağımlılığın aileler tarafından fazla ciddiye alınmadığını, bu nedenle de müdahale edilmediğini belirten Diana Güler, “Aileler tedavi konusunda ciddi, acil ve dikkatli bir sürece girmedikleri gibi problemi dışarıya karşı kapatarak ya da basitleştirerek dolaylı da olsa bağımlının bağımlılığını destekliyorlar. Fakat teknoloji bağımlılığında, kişinin teknoloji ile ilişkisini tamamen yok etmek imkansızdır. Bu yüzden teknoloji bağımlılığı herhangi bir bağımlılıktan farklı olarak değerlendirilmeli, tedavisinin her anlamda daha da zor olabileceği düşünülmeli ve önleyici yollara daha çok başvurulmalıdır” diyor.
Teknoloji bağımlılığı ile ilgili önleme çalışmalarının yapılması gerekliliği üzerinde duran Diana Güler, “Birinci adım, kullanımın bir sınırının olmasıdır. Eğer çocuk veya genç birey sınırını bilip ona göre davranırsa kendini bağımlılıktan korumuş olur. İkinci adım ise kişinin, kötüye kullanımın ne olduğunu bilmesi ve kullanıma bağlı zarardan kendini koruyabilme becerisinin öğretilmesidir. “Nasıl bir kullanım?” sorusunun cevabı verilerek sınırlar belirlenip günlük hayatlarında uygulamaları sağlanır. Bu sınırın erken yaşlardan itibaren öğretilerek alışkanlık kazandırılması gerekir” şeklinde bilgi veriyor.
Teknolojinin amaçlı, sınırlı, sorumlu, sağlıklı, güvenli, aktif, işlevsel, faydalı, bilinçli, faydalı, dürüst, çevreci, bilgili ve yasal kullanılmasını gerektiğini söyleyen Diana Güler ebeveynlere de bir uyarıda bulunuyor. Güler’e göre; ebeveynlerin televizyon ekranı veya internet kullanımı üzerinden model oluşturmaları çok değerli, ailelerin de çocuklara örnek oluştururken doğru davranışlar sergilemesi gerekiyor. Çocuklar ve gençler, kelimelerden ziyade davranışları baz alıyorlar. Bu yüzden ebeveynleri bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak gerekiyor.