Mücadeleyi değerlendiren teknik direktörümüz, "Maçın öncesinde, sırasında ve sonrasında işin ruhuna ayrkırı olan bir hazırlık dönemi oldu. Maçın içinde taraftarın olmaması ve bu süre içinde akılların tamamen hastalıklar, hadiseler, dünyada meydana gelen olaylarda olması, maalesef oyuncularımızın konsantre olamamalarını sağladı. Bu tamamen doğal, bu yüzden onları eleştirmeyeceğim. 50 bin taraftardan yoksun olmak çok kolay değil. Özellikle Beşiktaş gibi şampiyonluk adaylarından olan ciddi bir rakip karşısında, bir derbi müsabakasında kolay değil. İkinci yarı neredeyse rakibi hapsettiğimiz bir oyunda kazanamadık." diye konuştu.
Maçın ertelenmeme kararı konusunda oyunculara mantıklı bir sebep gösteremediklerini söyleyen teknik direktörümüz Fatih Terim, "Oyuncularımı tebrik ediyorum. Mantıklı bir şey açıklayamadık kendilerine. Bize soru soruyorlar, dünyada her taraf maçları erteledi, biz neden oynuyoruz diyorlar. FIFA ilk defa 2 ay içinde isterseniz milli takıma oyuncu vermeyebilirsiniz dedi. Halbuki ilk kural, belli süre içerisinde milli oyuncunuzu göndermektir. Aklınıza gelecek her türlü kurum ve kuruluştaki çalışanlar evlerine gönderildi veya toplantıları iptal edildi. Bir tek futbol, basketbol, hentbol gibi sporlar ertelenmedi. Bunlar bir temas oyunu... Kornerde biz oyuncumuza, "Temas etme, 1,5 metre ileride dur" mu diyelim?" ifadelerini kullandı.
Seyircisiz maçların bir anlamının olmadığını dile getiren teknik direktörümüz Fatih Terim, "Bana göre en büyük espri tenis federasyonunun 2 gece önce maçları ertelemesi. Kimse bir açıklamada bulunmuyor ama muhakkak bilimsel bir açıklaması vardır... Tuhaf şeyler oluyor. Perşembe Avrupa Kupası seyircili oynanıyor; ama cuma günü ve pazar günü seyircisiz oynanıyor. Futbolun ruhunu geri istiyorum. Derbilerin güzel şekilde oynanmasını istiyorum... En önemlisi Beraber her şeyimi paylaştığım taraftarımı istiyorum. Beraber bahar havası eşliğinde oynasaydık güzel değil miydi? 100 yıldır Beşiktaş ile aramızda oynuyoruz. Berabere kalıyoruz, yeniyoruz, yeniliyoruz... Böyle seyircisiz maçların ne tadı ne tuzu var, suni bir ortam oluşuyor." dedi.
Virüsten korunmak adına alınan tedbirlerde maçta görevli bulunan kişilerin hiçe sayıldığını vurgulayan hocamız, "Bizi bilgilendirmiyorlar ama ben herkesi bilgilendireyim. 850 kişi burada resmi görevli var. Diğerleriyle birlikte 1000 kişi var burada. Takım sporlarında bu maçları ertelerseniz, herkes özgür iradesiyle bu bela virüsten korunacak. Birimizde çıkarsa bu virüs, şu top toplayıcı çocukların eldiven giymesi bir şey ifade etmez. Bizim canımız yok mu, bizim ailemiz yok mu? Hiç mi Allah'tan korkmuyorsunuz? İşin aktörü oyuncular. Ceza yemekten korktuğum için kimseye bir şey demek istemiyorum. İşin aktörü oyuncular, hocalar, hakemler... Bunlar olmazsa futbol olmaz. Seyirci aktörü olmazsa hiç olmaz. Bu aktörlerin hiçbirine sorulmuyor. Salı günü ayın 17'sinde UEFA'nın toplantısı var. Bakın bakalım Avrupa Futbolcular Birliği, o toplantıya çağrılmış mı çağrılmamış mı?" şeklinde konuştu.
Futbolcuların tepki konusunda birlik olması gerektiğini dile getiren teknik direktörümüz, "Bizde Futbolcular Birliği bir şey yapamaz. Antrenörler Birliği hiçbir şey yapamaz. Ankara'da otururlar, kimseyle konuşamazlar, arada bir iki satır hiçbir etkisi olmayan kınamalar yazarlar. Hakemler Birliği hiçbir şey yapamaz. Çünkü TFF'nin uydusudur zaten. Daha doğrusu Hakemler Birliği TFF'nin gözetimi altındadır ve onun yardımlarıyla ayakta durur. Dolayısıyla Yerli-yabancı oyuncuların da bir araya nasıl gelemediğine inanamıyorum. Biz canımızı dışarıda mı bulduk? Bizi niye böyle kenara atıyorlar? Derbiler böyle oynanmamalı. Hiçbir maç böyle oynanmamalı." diyerek sözlerini noktaladı.
Güncelleme Tarihi: 15 Mart 2020, 22:27