Türk futbolunun dönülmez bir yola girdiğini ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun, kulüplere rağmen göreve devam etmemesi gerektiğini ifade eden başkanımızın açıklamaları şu şekilde:
“Basın mensubu arkadaşlarım, saygıdeğer Galatasaraylılar… Bugün bu basın toplantısını Galatasaraylılara hitaben yapıyorum. Burada geçtiğimiz günlerde gelişen bir takım hadiseler sonrasında, biliyorsunuz iki basın toplantısında bir de sohbet toplantısında bir araya geldik. Göreve geldiğimiz günden itibaren basının önünde fazla olmamaya, temsil makamı olduğumuzun farkındalığıyla maçlar sonrası demeç vermemeye özen göstererek, Galatasaray'ın gerçek yıldızlarının tüm takımlarımız, antrenörlerimiz, sporcularımızın olduğu bilinciyle hareket ettik. Şunu bilmenizi isterim ki, sizlerin önüne çıkmak beni mutlu etmiyor. Mümkün olduğu kadar çıkmıyor, çıkmak istemiyorum. Galatasaray adına gerçek konuşması gereken antrenörler ve sporcularımızın konuşması gerektiğini düşünüyorum. İçinden geçtiğimiz süreçte bir takım hassas konularda sizlerin karşısına çıkmak zaruri hale geldi. Bu zaruret şu anda oturduğum ve temsil etmek üzere üyelerimiz tarafından seçildiğim başkanlık koltuğunun gereğini yapmak sebebiyledir. Bugün benim ve arkadaşlarımın oturduğu koltuk sadece bir koltuktan ibaret değildir. Ali Sami Yen ve arkadaşlarının yola çıkarken koyduğu vizyonu, direnme, yolda karşılaştıkları zorluklara direnmenin ve bu direncin sonunda kulübümüzü bugün getirdikleri durum gereğince, bütün bu değerleri ve idealleri savunmamız gereken bir koltuktur. Ali Sami Yen ve arkadaşları bir grup arkadaşın belli idealler ve değerler çerçevesinde sistem ne kadar karşılarında olursa olsun, okulda futbol oynamaları yasaklanmasına rağmen, dışarıda futbol oynamak yasak olmasına rağmen, Türkiye'de sadece futbol değil tüm diğer spor branşlarında en iyisini yapmak, Türkiye futbol spor dallarını yaymak ve daha da önemlisi bu spor dallarında Türkiye'yi temsil ederek yurtdışında Türkiye’ye bir çok başarılar kazandırma ideallerinden asla vazgeçmemiş olmalıdır.”
“AMACIMIZ POPÜLER OLMAK DEĞİL”
Bugün bu basın toplantısında farklı beklentiler var. Bunu biliyorum. Bağırmak, çağırmak, masaya yumruğunu vurmak… Bunlar çok telaffuz edilen şeyler ama bunların etkisi çok kısa. Bir hafta, iki hafta yönetim kuruluna popülerite getiren, hem yöneticiyi hem camiayı kısa vadeli tatmin eden ve rahatlatan açıklamalardır. Bugün böyle bir beklentiniz varsa bunu burada görmeyeceksiniz. Seçime girerken hiçbir zaman kısa vadeli bir başarı veya kısa vadeli mutluluk sözü vermedik. Galatasaray'ın içinde bulunduğu zorlu durumdan Galatasaray çıkararak sürdürülebilir ve hepimizin, çocuklarımızın, ilerde genç Galatasarayların gurur duyacağı sürdürülebilir başarılarla dolu bir Galatasaray geleceği vaat ederek geldik. Bunun da kolay bir yolu olmadığını biliyorduk. Bu yolda şahsen çok yıpranacağımızı, belki de popüler olmayacağımızı bilerek geldik. Amacımız popüler olmak değil. Galatasaraylı olarak doğruları yaparak bu koltuklardan ayrılmak istiyoruz.”
“TÜRK FUTBOLU DİBİ GÖRMÜŞ DURUMDA”
“Burada şu unutulmasın ki her şeyden önce ben bir Galatasaraylıyım ve yaptığım her hareketin hesabını ilk önce kendi Galatasaraylılık vicdanıma, daha sonra da üyelerimize ve tüm Galatasaraylılar veriyorum. Benim için en önemlisi kendi Galatasaraylılığım ve kendi Galatasaray vicdanım. Çünkü orada Galatasaray'a yanlış yapmak, yanlış yaptırmak asla yok. Oturduğumuz koltuğun getirdiği geçici zorluklar var. Bu zorluklarla mücadele edip gerekirse de en radikal kararlar almaktan da imtina etmiyoruz. Bunu bağırarak çağırarak değil, Ali Sami Yen ve arkadaşlarının yaptığı gibi akılcı bir yöntemle yapıyoruz. Bizim üzerimizde dönem dönem baskılar kurulmaya çalışılıyor. Transfer döneminde olsun, dışarıya göstermemiz gereken tepkilerde olsun… Galatasaray’ı ve geleceğini korumak adına en doğru hareketi yapmak için düzgün düşünerek, hata yapma lüksümüz olmadığını bilerek hareket ediyoruz. Kimden gelirse gelsin başta ben ve yönetim kurulu arkadaşlarım bu baskılara boyun eğmeyeceğiz. Bugün geldiğimiz durumda Türk futbolu dibi görmüş durumda.”
“YAPTIĞIM AÇIKLAMALARIN ARKASINDAYIM”
“Türkiye Futbol Federasyonu ile ilgili geçmişte yaptığım basın toplantısı ve sohbet toplantısında yaptığım açıklamaların tamamının istisnasız arkasındayım. Federasyona gittiğimizde, sadece kendimiz değil tüm kulüpler adına konuşuyoruz. Çünkü bizler ilk önce sistemde adaleti, yani futbol sistemi içerisinde adil kararların alındığı, kişilerin ilişkilerine göre değil, kurallara uyan ve uymayana göre karar alındığı, herkese eşit cezaların ve ödüllendirmelerin yapıldığı, herkesin eşit şartlarda mücadele edebildiği, bizlerin kulüplerimizi daha iyi yöneterek birbirimizi yukarı çekebildiğimiz bir sistem arzu ediyoruz. Bunun için de tüm kulüplerle beraber çalışıyoruz. Sadece kendimize değil, Türk futboluna adalet istiyoruz. Bunu sağlamak federasyonun görevidir. Bu görevi yerine getirmesini bekliyoruz. Burada federasyonun Galatasaray'a verdiği cezalardan ziyade aynı suçlara, farklı kişi ve kuruluşlara verdiği vermedi cezalar önemlidir. Bunu biz Galatasaray’a bir avantaj değil, bütün kararlarda cezalandırmalarda herkese eşit adalet istiyoruz. Bu yüzden tüm toplantıları diğer başkanlarımızla beraber yapmaya arzu ediyoruz.”
“TFF’DEN HİÇBİR KULÜP MEMNUN DEĞİL”
Hakem atamalarında Galatasaray maçında rakiplerimizin iyi yönetmediğini, bir hata yaptığını düşündüğü hakemlere verilen cezalar ve onlar için alınan önlemlerle, Galatasaray maçında bizim maçı iyi yönetmediğini düşündüğümüz hakemlere verilen cezalar ve onlara alınan önlemlerin aynı olmasını istiyoruz. Değişik maçlarda hakemlere verilen cezalardaki standartsızlığın, hakemlere aslında bir mesaj verme niyeti taşıdığının farkında olacak kadar bu işi biliyoruz. Örneğin Galatasaray maçında rakibin şikayet ettiği bir hakemi çok uzun süre cezalandırırken, Galatasaray'ın maçını kötü yönettiğini düşündüğümüz bir hakemi ertesi hafta maç vermenin sadece bir gözlemci ve temsilci raporun sonucu olmadığını, hakemlere Galatasaray maçlarında rakibe hata yaparsınız cezası büyük olur, Galatasaray’a hata yaparsanız halleder geçeriz demek olduğunu biliyoruz. Orta saha hakemini atarken o maça atanan VAR hakeminin kişiliğinin, sahadaki hakemlerin maç yönetimine maç öncesi nasıl bir mesaj verdiğini biliyoruz. Dolayısıyla biz oradaki dengeleri biliyoruz. Kulüpler Birliği’nde yaptığımız toplantılarda Futbol Federasyonu’ndan memnun olan herhangi bir paydaş olmadığını biliyorum. Bütün başkanlarımız farklı konularda bilaistisna ciddi haksızlıklara maruz kaldıklarını söylüyorlar; ama görünen o ki, mevcut federasyon bu görevi kulüplere rağmen ve kulüplerin memnuniyetsizliğine rağmen devam ettirmekte ısrarcı.”
“ONLARA ANLATMA YETKİSİNİ VERİYORUM”
İçerde olan biten her şey ile ilgili zaten herkes konuşuyor. Ben de sizlere duyduğum ve bildiğim bazı şeyleri açıkladım. O gün konuştuklarımızı açıklarsak yer yerinden oynar demiştim. Ondan sonra da ciddi anlamda bana birtakım eleştiriler geldi. Bakın burası farklı bir kulüp. Burada altı kişinin arasında konuşulanlar diğer kişilerin izni olmadan açıklanmaz. O toplantıda bulunan bir başkan ve başkanvekili olan diğer iki kişiye bizimle konuştuklarını harfiyen eksiksiz anlatma yetkisini veriyorum. Onlardan böyle bir yetki almadığım için açıklamadım. Kendileri açıklarsa, kendileri bu hakkı bana verirlerse ben de açıklarım. Dolayısıyla burada kimsenin şüphesi olmasın.”
“Bundan sonra ne yapacağız… Bağırarak çağırarak kimseye mutluluk dağıtmayacağım. Kulübün haklarını savunacağım. Bütün toplantılarda masada olmaya devam edeceğim. Gerekli bütün mercilerde, gerekli bütün konuşmaları yaparak Galatasaray’ın hakkını sonuna kadar savuncağım. Hak, bağırarak çağırarak savunulmuyor. Hak bir sonuç elde ettiği zaman savunulmuş oluyor. Geçmişte bağırıp çağırarak sonuç elde edemeyen birçok yönetici gördük. Buna bazen bizim kulübümüz de dahil oldu. Biz akıcı bir şekilde ve sonuç odaklı bu işi halledeceğiz.”
“Galatasaray farklı bir kulüp. Biz, kendi hatalarımızın sonuçların dışarda aramayız. Bizim de düzeltmemiz gereken, hata yaptığımız yerler oluyor. Bunun en kolayı, kendi hatalarımızı dışarda yapılan hatalara bağlayarak kendimizi hata yapmamış gibi görmektir. Biz bunu asla yapmayacağız. Galatasaray’ın bugünkü başarısını taşıyan önemli faktörlerden bir tanesi, hatalarını kendi içinde en sert şekilde değerlendirme özelliğidir. Bundan asla vazgeçmeyeceğiz.”
“TÜM KULÜPLERLE BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİZ”
“Bu vesileyle federasyonda olması gerekeni söyledim. Bugün bir değişime gidilmesi gerekiyor. Bunda kulüpler mutabık; ama gördüğünüz gibi zaten kulüpler kulüpler hakim değil… Bizim adımıza yönetenler bize rağmen yönetiyorlar. Zaten bu bütün kulüplerin ortak fikri. Hakem atamalarını yapan kişiler, disiplin sevklerini yapan kişiler… Bunların hepsinin isimlerini ben vermesem de zaten her yerde okuyorsunuz. İsimler değişiyor fakat sorunlar baki kalıyor. En önemli problem liyakatsiz insanların, futbolla alakası olmayan insanların, kulüplere rağmen kulüplerin geleceğini düşünmeden kararlar alabiliyor olmalarıdır. Kişilerin kulüplerden kuvvetli olduğu, kararların kişilere duyulan sevgi ve nefret bazlı alındığı bir sistem şu anda yürüyor. Biz bu sistemi Galatasaray olarak diğer kulüplerle de birlikte yapılması gereken neyse yaparak değiştirme iradesini masaya koyduk. Bunu yapmaya devam edeceğiz. Tüm kulüplerle birlikte hareket edeceğiz.”
“Bugün karşınızda Ali Sami Yen Bey’in ilk federasyon başkanı olduğu, Türk sporunda çok büyük girişimlere aracılık etmiş, ilk olimpiyat Komitesi başkanı olan bir başkanın koltuğunda oturarak çıktım. Dolayısıyla Galatasaray'ın bağırıp çağırmaktan çok daha büyük bir misyonu var. Ayrıca Galatasaray'ın adaletin doğru uygulandığı ortamlarda da nasıl bir performans gösterdiği, bu sene yurtdışındaki performansımızlar açıkça ortadadır. Bunun dışında ciddi diğer önemler üzerinde çalışıyoruz. Bu önlemleri tehdit amaçlı değil, gerçekten düşünerek çalışıyoruz.”
“ÇIKMAZ SOKAĞIN SONUNA GELİNDİ”
“UEFA’da adaletsizliğin kulüpleri nasıl önlemler almak üzere düşündürdüğü hepimizin malumudur. Eğer bu iş böyle giderse sadece biz değil diğer önemli büyük kulüplerle birlikte aynı önemleri almayı düşüneceğinden de eminim. Çünkü Türk futbolunda artık çıkmaz sokağın sonuna gelindi. Hala orada oturmak için burada bulunmanın herhangi bir anlamı olmadığını düşünüyorum.”
Başkan Burak Elmas, bu açıklamalardan sonra basın mensuplarının sorularına yanıt verdi:
“NEZAKETTEN VE GALATASARAYLILIĞIN GEREKTİRDİĞİ DURUŞTAN VAZGEÇMEM”
Başkanımız Burak Elmas kendisine yöneltilen “Eylemleri ve söylemleri tutan bir başkansınız. Bırakın da yer yerinden oynasın. Federasyon kulüplere rağmen göreve devam ediyor dediniz. Türkiye Futbol Federasyonu’nu istifaya mı çağırıyorsunuz?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
“İstifaya davet etmiyorum. Bunun bir mecburiyet olduğunu söylüyorum. Kulüplerin iradesine rağmen bu görevi sürdürdüklerini söylüyorum daha açık bir şey söylenemez herhalde. Galatasaray Spor Kulübü Başkanı olarak ben kendi söylediklerimi söyleyebilirim. Detaylara girmek istemedim tek tek. Orada konuştuğumuz tüm konuları aslında ufak ufak burada anlattım. Problem benim söylemiş olduklarıma verilen cevaplardır. Dolayısıyla bu cevapları anlatma hakkını orada bulunan diğer kişilere veriyorum. Ben kendi söylediklerimi ve bunlara verilen cevapları, cevapları verenlere anlatma hakkını kendilerine tanıyorum. İstedikleri zaman anlatabilirler. Onlar eğer derlerse Sayın başkan istediği zaman anlatabilir, o zaman ben de büyük bir keyifle anlatırım. Ortalığı yakıp yıkmak ve kendi menfaatlerim için nezaketten ve Galatasaraylılığın gerektirdiği duruştan vazgeçecek değilim. Eğer siz o izni alırsanız ben anlatırım hiç problem yok.”
“CEZALAR HERKESE EŞİT VERİLSİN”
Başkanımız, “Olağanüstü basın toplantınızın nedeni İrfan Can’a verilen iki maçlık ceza mı? 5 maçtan başlamasının gerektiğini söyleyenler çok fazla. Sizi buraya getiren bu ceza mı? sorusunu şöyle yanıtladı:
“Sadece bu değil. Biliyorsunuz artık medya çok ilerledi. Bir sezon değil, aynı heyetlerin görev yaptığı bütün sezonlarda verilen kararları takip etme şansımız var. Bugünkü alışkanlık Galatasaray oyuncu, teknik heyetleri ve kulübüne verilen bütün cezaların üst sınırdan verilmesidir veya üst sınıra yakın verilmesidir. Bunun yanında da kişisel ilişkilerin iyi olduğu veya orada daha fazla vakit geçiren veya kişilerin daha fazla yakınlık duyduğu kulüplere verilen cezaların da aynı maddelerle verilen cezaların da altında hatta bazen alt sınırın da altında olduğu gerçeği var. Biz cezaları neden alt sınırdan verdiğiniz demiyoruz? Bir içtihat olur, suçun bir cezası vardır. Suçun cezası kişiye veya kuruma göre değişmez. Herkese eşit verilsin. Kimseye jest yapılmasın, bir kulübe değil bütün kulüplere yapılsın. Eğer sert bir duruş sergilenecekse bu bir kulübe değil, bütün kulüplere aynı olsun. Biz göreve geldiğimizden beri camiayı birleştirmek, bir araya getirmek veya tepkilerimizi birlikte göstermek üzere tüm camia paydaşlarını bir araya getirmek için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Burada bizim daha güçlü masaya oturabilmemiz, Galatasaray’ın haklarını daha güçlü şekilde savunabilmemiz için camiamızın bu konuda bize güvenmesi ve bizimle birlikte hareket etmesi bireysel ve parçalı bir halde davranmaktan ziyade bizimle birlikte tek vücutta olması önemli. Bu bizim yönetimimizle ilgili değil, Galatasaray ile ilgili bir duruştur. Burada camiamızdan, taraftarımızdan eğer bir tepki bizimle birlikte verilmesini arzu edersek biz bunu açıkça çıkar telaffuz ederiz. Radikal kararlarımızın altyapısını çalıştıktan sonra, burada bir şey söyleyip altını doldurmamak istemiyoruz. Büyük ihtimal radikal hamlelerimizi ya uyguladığımız zaman ya da uygulamadan önce tüm detayları hazır olduğu zaman öğrenirsiniz.
“Galatasaray, Türk futbolundaki sorunları tek başına çözer mi? Diğer kulüplerden destek alıyor musunuz?” sorusuna Başkanımız Burak Elmas, “Farkındaysanız bütün seçim sürecinde ve seçildikten sonra hiçbir zaman kısa vadeli bir şampiyonluk vaadi vermedim. Ben Galatasaray’da sürdürülebilir başarı, hem finansal hem yönetsel ve ileriye, geleceğe taşınabilecek bir başarı modeli sözü verdim. Geçen gün de yaptığımız sohbet toplantısında şu anda belki de 5 senelik plan üzerinde hareket eden Türkiye’deki tek kulübün Galatasaray olduğunu düşündüğümüzü de paylaşmıştım. Bugün bu 5 senelik planımızın önündeki en büyük engel futbolu yönetenlerdir. Bağırarak, çağırarak bu engeli ortadan kaldıramayacağımıza göre bu engelin bizi engellememesi için bütün girişimleri yapacağız. Diğer kulüplerin de aynı hareket etme mecburiyeti var. Türk futbolunun ve kendilerinin finansal durumundan dolayı hepimiz aynı potadayız. Konuştuğumuz zaman ortak paydada birleşebildiğimiz bir dönemdeyiz. Bunu tek başına değil, tüm kulüplerin gücüyle birlikte yapmayı da arzu ediyoruz. Birçok yerde de sonuç almaya başladık. Burada 5 senelik plandan vazgeçecek olan Galatasaray Spor Kulübü değil, bunun önündeki engeller öyle veya böyle kalkacak.” yanıtını verdi.
“KURALLARI TAMAMEN EKSİKSİZ, HERKESE EŞİT UYGULANMASINI İSTİYORUM”
Başkanımız “TFF’nin hukuk kurullarıyla ilgili değişim isteğiniz ne zaman yapılacak?” sorusunu ise şu şekilde cevapladı:
“İlk genel kurulda. Bizim amacımız devre arasına bunun yetişmesiydi. Federasyondan anladığım bunun ilk genel kurula yani sezon sonuna yetişeceği yolunda. Biz özellikle sezona başlamadan evvel birtakım konularda acil önlemler alınmasını, yoksa yeni bir kaos sezonuna başlayacağımızı, Türkiye’nin hiç ihtiyacı olmayan bir dönemde tekrar bir kavga gürültüyle ligin devam edeceğini söylemiştik. Geldiğimiz nokta da farklı değil. Bugün ben sizin karşınızda oturuyorum ama emin olabilirsiniz ki birçok kulüp başkanı da buna benzer toplantılar yapmaya devam edecek. Disiplin Kurulu MHK ile ilgili değişimler hemen acilen yapılması gerekiyor. Bundan sonra gelecek Federasyon başkanının popüler olmamasını istiyorum. Gelen Federasyon Başkanı kuralları tamamen herkese eşit ve eksiksiz uyguladığı zaman bütün kulüpler ayağa kalkacaklar. Gelen kişilerin kuralları tamamen eksiksiz, herkese eşit uygulamasını istiyorum. MHK’da da atanan hakemlerin her maçta aynı standartta aynı kararla takım gözetmeksizin almasını istiyoruz. Bundan biz çok memnun olacağız ama herkes memnun olmayabilir. Popüler bir başkan değil, tüm kuralları tüm camialara eşit uygulayan bir yönetim tarzı istiyoruz. Futbol sektörü çok ufaldı, popülaritesi gittikçe düşüyor, izleyicisi düşüyor. Bunun sebebi sadece dönemsel şartlar değil, futbolun kötü yönetilmesi. Futbolun Türkiye’de popülerlik seviyesi tekrar yükselmediği müddetçe kulüplerimizin içinde bulunduğu finansal şartlardan çıkması çok kolay değil. Onun için ilk önce futbolu düzgün yöneterek marka değerini arttırmamız ondan sonra da içerisindeki rekabeti sahada vermemiz gerekiyor. Bugün Galatasaray Avrupa’da bir sonraki tura kalarak Türkiye adına puan mücadelesi veren tek camia. Aynı zamanda da kadınların eşitliği için rakibimizle beraber ortak geliştirdiğimiz bir projeyle kadının futboldaki katkısı açısından da mücadele veren ve kadını ön plana çıkarmayı arzulayan bir davranış biçimi sergiliyoruz. Biz Türk futbolunun ve diğer branşlarda Türk sporunun gelişimine bu kadar katkı yaparken önümüzde bu gerçek görevi yapması gereken bir engel. Bu engelin artık ortadan kalkması lazım.”
“HAKEMLERE MESAJ VERİLİYOR”
Galatasaray’ın maçlarında yapılan hataların yaptırımlarının gerektiği gibi olmadığını ifade eden başkanımız, “Hakemlere mesaj veriliyor. Bunu söyledim. TFF’de yaptığımız toplantıda TFF Başkanımıza ve yetkililerine en son Fenerbahçe maçında son derece memnun olmadığımız bir hakem performansı olduğunda cezalarda ve uygulamada eşitlik olacaksa en az o maçta görev yapan hakem kadar ceza almaları gerektiğini söyledim.Sonuç ortada! VAR hakemine birinci hafta, diğer hakeme ikinci hafta maç verildi. Çok enteresan bir uygulama daha yapıldı. Salı günü Şampiyonlar Ligi’nde maç yönetecek olan bir hakeme pazar günü Türkiye’de maç verildi. Buna da genelde çok rastlanmaz. Çünkü hakemin sakatlanma riski vardır. Enteresan kararlar, farklı uygulamalar var… Onlara verdikleri cevapları da kendilerine sorarsınız.” şeklinde konuştu.
Teknik direktörümüz Fatih Terim’e verilen cezanın hakkaniyeti ile ilgili gelen soruya başkanımız, “Karşılaştırın. Aynı fiilden başka teknik direktörlere hangi cezalar verilmiş. Aynı fiillerden başkanlar nasıl sevk edilmiş veya edilmemiş. Ceza verilmiş mi, yoksa verilmemiş mi? Kurala göre değil, kişiye göre uygulama var. Bundan memnun olmadığımı açıkça söyledim. Birçok kararda bu eşitsizlik, kişiye ve kulübe göre muamele var. Biz her yönden eşitlik istiyoruz. Bunu senelerdir istiyoruz. Bunun da olmayacağını görüyoruz. Buna rağmen orada oturan bir yönetim var.” yorumunu yaptı.
“FUTBOLCULARIMIZ KARARLARDAN ETKİLENİYOR”
Standart dışı kararlarından ötürü oyuncuların etkilendiğini ifade eden Başkan Burak Elmas, “Futbolcularımız etkileniyor. Kendi mücadelelerinin karşılığını alacaklarından emin olmadan sahaya çıkıyorlar. Sahada ne kadar mücadele edilirse edilsin, verilip verilmeyen kararlarla mücadelelerinin karşılıklarını alacaklarını bilmiyorlar.” dedi.
Milli takıma oyuncu göndermeyerek bir reaksiyon gösterileceği şeklinde bir şeyin asla konuşulmadığını ve bunun söz konusu olmadığını vurgulayan Başkan Elmas, “Milli takım bizim milli takımımız. Kişileri yaptıkları hatalar için Türk milli takımını cezalandırmayı asla düşünmeyiz. Böyle bir şey asla söz konusu olmaz. Böyle bir şeyi düşünmedik, konuşmadık. Galatasaray her zaman Türkiye’ye hizmetten ve milli takıma oyuncu vermekten şeref duyan bir camiadır. Mümkün olsa tüm oyuncuları biz versek. Bunu geçmişte yaptık. Neredeyse oyuncuların tamamını gönderiyorduk. Kişileri cezalandırmak için Türk futbolunu aşağıya çekecek bir kararı almamız asla söz konusu olamaz.” ifadelerini kullandı.
“O KİŞİLERİN SAMİMİYETİNE GÜVENEREK HAREKET ETMEYECEĞİZ”
Bu konu hakkında bir daha konuşmayacaklarını ifade eden Başkan Burak Elmas, “Oyuncularımız profesyonel. Bu konuyu bir daha konuşmama kararı aldık. Bu son konuşmamız. Her hafta konuşup sonuç beklemek biraz iyimserlik olur. Mücadelemize devam edeceğiz. Çok önemli iki maçımız var. Ligde beş maçımız ve Avrupa’da çok önemli maçımız var. Camia olarak bunlara konsantre olacağız.Kişiler üzerinden böyle bir kavga yürütmek doğru değil. Bugün itibarıyla Galatasaray Spor Kulübü ve Galatasaray Sportif A.Ş. yönetiminin yapılan ikili görüşmelerdeki samimiyete güveni yoktur. O kişilerin samimiyetine ve söylediği şeylere güvenerek hareket etmeyeceğiz. ” dedi.