Galatasaray açısından net hayal kırıklığı ile sonuçlanan bir derbi daha geride kaldı. Maç öncesi beklentilerde Galatasaray taraftarı galibiyetten öte rakibi hezimete uğratacak farklı skor beklentisi içinde idi. Ben ise Fenerbahçe'nin defansif sorunlarını düşünerek farklı olmasa da, zor olsa da Galatasaray'ın kazanabileceği umudumu fazla açığa vuramıyordum bile.
Fenerbahçe'nin 4 savunma oyuncusundan 3'ü mevki olarak savunma oyuncusu bile değildi. Rodriques ve Moses yoktu üstelik. Kadro olarak kıyaslandığında Muslera ile Altay arasında başlayan bir klas farkı vardı. İşte bu ana nedenlerle evsahibi avantajı ile birlikte Galatasaray'ın kadrosundaki bazı handikaplarına rağmen kazanması gerekiyordu.
Ama kazanamadı. Bunun nedenlerini düşünmemiz gerek. Galatasaray son yıllarda, zor maçları, derbileri geçmişte olduğu gibi kazanamıyor. Çünkü Galatasaray savaşçı kimliğini yitirdi. Kadrodaki oyuncular Fatih Terim'in teknik adam olarak oluşturduğu oyun karakterini sahaya yansıtacak profilde değil.
İki bek Mariano ve Nagatoma yaşları gereği hızla düşüşe geçmiş durumdalar. Fizik olarak yetersiz kalıyor ve çoğu ikili mücadeleyi kaybediyor. Eski hızlarında değiller bu nedenle ileri çıktıklarında rakipten kopamayıp, rahat ve isabetli orta yapamıyorlar.
Geçen sezon şampiyonluğa katkı yapan Belhanda ve Feghouli Afrika Kupası dönüşü sonrasında fizik olarak toparlamadılar. Fizik olarak ideal durumda olsalar bile top rakipte iken takıma katkıları minumum düzeyde. Fizik olarak iyi olmadıkları için asıl görevleri atak organizasyonlarında da etkisizler. Galatasaray'ın hayal kırıklığı yaratan futbolunun baş aktörü bu ikili idi. Topla buluştuklarında rakibin üzerine gidemiyor, adam eksiltemiyor yana ve geriye oynayıp durumu idare etme uyanıklığındalar. Belhanda biraz öne oynamaya çalışsa da bu daha riskli, çünkü her topu kaybediyor, geriye dönemiyor ve savunma için daha kritik pozisyonlara neden oluyor.
Lemina ise henüz hazır olmadığı için Belhanda ve Feghouli'den farklı değil. Zaten henüz 90 dakikası yok, her maçı sakatlanarak terk etmek zorunda kaldı. Nzony ise kaliteli bir ayak ama bana göre çağdaş futbolun öncelikli tercihi olamaz. Fiziği gereği ikili mücadelelerde avantajlı ve çoğunu kazanıyor. Ancak çok koşan ve rakibe baskı yapan oyuncu değil, baskı yaparsa çabuk oyuncular rahatlıkla eksiltebiliyor bu yüzden çoğunlukla rakibi kontrollü olarak bekliyor. İşte bu orta saha yapısı ile rakibe baskı yapan, hataya zorlayan bir takım oluşturmak mümkün değil. Bu gerçek ile Fenerbahçe maçı öncesinde de hemen her maç yüzleştik. Ama görmek istemiyoruz nedense! Pembe hayaller hepimize hoş geliyor. Galatasaray'ın 2'den fazla gol attığı tek maç var Kayseri galibiyeti. O maçın da kritik dakikalarında rakipten 2 kişi fazla oynadığını hatırlayın isterim.
Falcao'yu Fenerbahçe maçında bir kez topla buluşturan takım kurgusu, bu sistem bana uymuyor diye adeta bağırıyor. Dikine oynayan ve topla adam eksilten oyuncu eksikliği Galatasaray'ın futbolunu kısırlaştırıyor. Feghouli formsuz ve güçsüz durumda. Buna karşılık Emre Mor'u hazırlamak ve psikolojik olarak desteklemek gerekli. Emre Mor kazanılırsa yerli statü açısından da önemli kazanım olur.
Bu kadro planlamasının yanısıra Fenerbahçe karşısında sahaya sürülen ilk 11'in Muslera dahil 6'sı sezon başı hazırlık kampında yer almadı. Bir kısmı lig başladıktan sonra kadroya katıldı. Bunlar teknik heyet adına şanssızlık ve handikap. Lemina ve Seri'nin toparlanması ile orta sahanın temposu yükselebilir.
Galatasaray iyi durumda değil ancak toparlanma şansı, gücü ve malzemesi hala var. Ancak Galatasaray'ın çok güçlü olduğu hayali ile rakipleri küçümseyip gerçekleri görmemezlik edersek, o toparlanma fırsatını da tepmiş oluruz.
Bu tür eleştirilere de tahammülsüzlük gösterip, "sen Fatih Terim'den iyi mi biliyorsun" sığlığı ile karşılarsak Galatasaray'a zarar veririz. Kimse eleştirelemez değildir. Siz art niyetli olanları ayırt etmesi bilin yeter.