Futbol çağın en çekici sporu bunu çocuklar bile biliyor. Bir takım futbolu kendi kendine oynayabilir mi? Mümkün değil, rakip gerek. Rakip güçlü olursa, sen de kendini daha iyi olmaya zorlar, rakibini aşmak için çalışırsın. Sonuçta futbol kaliteli rakiplerle çok daha çekici hale geliyor.
Galatasaray kupada Tuzlaspor ile oynasa mı daha çekici ya da Fenerbahçe ile mi? Elbet de Fenerbahçe dememek mümkün değil. Türk Futbolu'nun bir numaralı damak tadıdır, Galatasaray Fenerbahçe rekabeti. Uzunca bir süredir karşılıklı hatalarla, rekabet dostluk çizgisinden süratle çıkarak, düşmansı bir nefret ortamına sürüklenmektedir.
80'li yılların sonuna kadar ezeli rekabette Fenerbahçe başarı istatiklerinde, şampiyonluk ve kupa sayılarında açık ara önde idi. Ancak 90'lı yılların sonu ve devamında 2000'li yılların başından günümüze kadar Galatasaray süratle arayı kapayıp, şampiyonluk sayısında rakibini yakalayıp geçti. Devamında fark atmaya başladı, üstüne UEFA Kupası'nın kazanılması, tüm Türkiye'nin kabullendiği "Avrupa Fatihi" ünvanının yakıştırılması, şehrin karşı kıyısında kıskançlıktan öte bir nefrete dönüştü. 20 yıllık Aziz Yıldırım döneminde bu nefret bileylenirken her derbi öncesi gerilim had safhaya çıkarıldı.
Aziz Yıldırım'dan başkanlığı devralan Ali Koç'un her kulüple dostluk söylemlerinde samimiyetsiz olduğu çok erken belli oldu. Ülke deprem acısı yaşarken, Malatya'da artçı sarsıntılardan halk can derdindeyken, Malatya Trabzon maçının ertelenmesinden bile şikayetçi oldu. Bu ertelemenin Fenerbahçe aleyhine olacağını bile iddia etti. Ali Koç'un Galatasaray nefreti Aziz Yıldırım'a açık ara fark atar. Son derbideki nefret pankartı Ali Koç'un isteği ile depodan çıkarıldığını Tasmalı Tetikçisi aleni söylüyor. Çünkü Ali Koç'un başkanlık süresini Fenerbahçe Kongresi değil, Galatasaray belirler. Galatasaray başarılı oldukça, Galatasaray'ın gerisinde kaldıkça Ali Koç'un başkan kalması mümkün değil, isterse holdinginden kulübe 1 milyar dolar aktarsın. Galatasaray'ı geçmedikçe, bir hiçsin.
Geçen yıl takımı lige güçlükle tutunurken, Galatasaray'ın şampiyonluğu Ali Koç'un dengesini tamamen bozdu. Bu sebeble sezona Fatih Terim'e her fırsatta saldırarak başladı. İlk başta bu taktiği tutar gibi oldu. Galatasaray'ın devre arasında toparlanıp, bu taktiği boşa çıkarması ve derbide 20 yıllık tek gururlarının çöpe atılması, Ali Koç'da akıl tutulması yarattı. Çünkü artık makjaj dökülüyor, dış görünüşteki yakışıklı imajın altında nefretle dolu bir çirkinlik yatıyor. Bu yüzden tribünden taraftarların üstüne atlayacak kadar holiganlaşıyor. Seçim kazandığı gün psikopat olduğu bilinen Rambo isimli bir taraftarla kanka gibi muhabbete girişiyor. Seviye paçoz aslında.
Galatasaray Ali Koç'un kulübünü sahasında eze eze yenince gündemin değiştirilmesi gerekir. Belli ki taraftar başkana da çatacak. Önce Ersun Yanal'ın istifa ettiği haberi tetikçi muhabirlere yaptırılıyor. Ersun Yanal, haberi yalanlıyor! Ayn tetikçilere başka görev veriliyor. Şimdi de açılan pankartı Galatasaray ile neden ilişkilendirildiği kendi sefil mantıklarınca servis ediliyor. Amaç Galatasaray'ı lekelerken, kendi başarısızlığını unutturmak. Seçim ve istifa çağrılarını bastırmak. Yersen...
Ha bunu yiyen, yemeye hazır birkaç milyon fanatik taraftarın hala mevcut. Onları yakalamanın yeniden tavlamanın tek yolu Galatasaray nefreti. Körükle gitsin, sanane Türk Futbolu'nun geleceğinden, barış, dostluk hikaye. Yeter ki Ali Koç tahtını korusun.