RÖPORTAJ: SELÇUK İNAN
2011'de sarının yanına lacivert yerine kırmızıyı seçerek Türk futbolunun seyrini değiştirdi... 9 senede 5'i lig şampiyonluğu 14 kupa kazandı. Yıllar sonra taraflı tarafsız herkes ondan 'Galatasaray efsanesi' olarak bahsedecek. Bugüne kadar hakkında herkes konuştu, o hep sustu. Futbolculuk kariyerinin sonuna yaklaşırken ve eleştiriler acımasız bir boyut almaya başlarken Selçuk İnan, Sabah Gazetesi'ne içini döktü. İşte Galatasaray'ın 35 yaşındaki kaptanının ağzından, bilinmesi gereken tüm gerçekler:
BU KADAR SESSİZ KALMAMALIYDIM
"Geriye dönüp baktığımda kendimde hatalar buluyorum. 'Neden sessiz kaldım' diye öz eleştiri yaptım. Basınla daha çok iletişime girebilirdim. İlla 'Selçuk iyidir' yazsınlar demiyorum, eleştirebilirler ama kulaktan dolma bilgilerle haber yapılmasın. Demek ki sessiz kalmışız, algı peşinde koşanlarla haşır-neşir olamamışız! Bugün 'Selçuk bıraksın' diyen 20 yaşındaki çocuk, G.Saray'a geldiğimde 10 yaşındaydı, beni hatırlamıyor olabilir bile..."
KAFA OLARAK HAZIRLANAMADIM
"Son 2 şampiyonlukta başrolde değildim ama kaptanlığın sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirdim. Son bir yıl zordu. Eşimin hamileliğinin son döneminde kimsenin bilmediği bir kaza oldu... Allah'a şükürler olsun hepsini atlattık ama sezon başı antrenmanlarına katılamadım, kafa olarak sezona hazırlanamadım. Dürüst olacağım, bu sezonki performansımı ben de kendime yakıştıramıyorum."
OYNAMAK İSTİYORUM
Bu şekilde bırakmak içime sinmiyor. 18 senelik futbolculuk hayatımda bırakın maçı idman kaçırdığımı hatırlamam! İnsanlar istiyor diye futbolu bırakmak istemiyorum. Bırakmaya henüz hazır değilim. Hocamızla, başkanımızla konuşmadan olaylar nasıl gelişir bilemem. Galatasaray'da futbolu bırakmak istiyorum ama gönlüm sahanın içinde sorumluluk alan ve sahanın içinde takımına yardım eden bir oyuncu olarak futbolu bırakmak. Yaşıtlarım hâlâ oynuyor, ben de oynamak istiyorum.
'ZATEN ÇOK PARA KAZANDIN' DİYECEKLER
'Para ile işim yok' dediğim zaman yanlış anlaşılıyorum. 'Zaten çok para kazandın' diyecekler... Futbola başladığımda 'çok para kazanayım' diye hayal kurmadım ki! Sözleşmeleri imzalarken hiç pazarlık yapmadım, 'Tamam' dedim çıktım. Oynadığım her takım değerim neyse onu verdi. Türkiye'de değil dünyada futbolcular ortalamanın çok üstünde kazanıyor, bu gerçek.
BABAM FENERBAHÇELİYDİ
Babam iyi bir Fenerbahçeli'ydi ama yılın yarısında yurt dışına çalışmaya gidiyordu. Halamın oğlu beni Galatasaraylı yaptı. 92-94 arası üst üste iki sezon şampiyon olan, Hamza Hoca'nın oynadığı takımı izleyerek Galatasaraylı oldum. Saunders'ın Fenerbahçe'ye attığı golü hiç unutmam. 2000'deki UEFA finalini İskenderun'da evde izledim, sonra da konvoya çıktık zaten.
ÜNIVERSİTEYE GİTMEK İSTERDİM
Yokluktan gelen bir hikayem yok. Çocukluğumda Hatay'daki evimizde her şey yerli yerindeydi. Babam yurt dışında çalışıyordu. Dört ablam var. İkisi üniversite okudu, benim de okumamı çok istediler ama başka bir kariyerim oldu. Üniversiteye gitmeyi çok isterdim. Çanakkale'de oynarken 18 Mart Üniversitesi'ne gitmeye çalıştım ama sürekli genç milli takımların kampında oluyordum. Okul ve futbol ikisi bir arada gerçekten zor.
KARANTİNADA NELER YAPIYOR?
"Tarihe merakım var, araştırmayı ve kitap okumayı seviyorum. Şu an günümüzde yaşananlarla benzer şeyleri içeren Albert Camus'un Veba kitabını okuyorum. Netflix'te Peaky Blinders'a başladım. Fırsat oldukça eski maçları da izliyorum"
TEKNİK DİREKTÖRLÜK HEDEFİM VAR
"Futbolu bıraktıktan sonra da futbolun içinde kalacağım. Bana nerede ihtiyaç olur onu zaman gösterir ama kulübede olmak istiyorum. Uzun vadeli planlarımda teknik direktörlük yapmak var."
KAPTAN'IN GÖZÜNDEN ÇALIŞTIĞI HOCALAR
ERSUN YANAL: Beni önce Manisa ardından da Trabzon'a götürdü. Kariyerimin gelişmesinde büyük katkısı var.
ŞENOL GÜNEŞ: Takıma nasıl liderlik yapmam gerektiğini kendisinden öğrendim.
MANCİNİ: Çok klas bir teknik adamdı, onunla diyaloğum hiç kopmadı.
MUSTAFA DENİZLİ: Kısa süre çalıştım ama hayata bakışı ve insanlığı iz bıraktı.
FATİH TERİM: Kelimelerle anlatılmaz. Beni Milli Takım'a ilk çağıran isim. Herhalde son 20 yılda Fatih Hoca ile en çok çalışan, en uzun süre geçiren oyuncuyum. Benim için çok farklı.
İGOR TUDOR: Görevdeyken bir kere bile saygısızlık yapmadım, hep yanında durdum. Onu da seviyorum.
HAMZA HAMZAOĞLU: "Sen golü kokluyorsun, ceza sahası içine girmeni istiyorum" derdi. Ben de ''Hocam gidersem geride eksik kalabiliriz, sıkıntı olmaz mı?" demiştim. "Önemli değil sen yine de git" cevabını vermişti. O sezon ligde ceza sahası içinden 4 kritik gol atmıştım ve şampiyon olup 4. yıldızı takmıştık.
MELO&SELÇUK 20 YILDA BİR GELİR
"Trabzon'da Colman'la iyi ikiliydik ama Melo ile üst seviyeye çıktım. Bu tarz ikililer 10-20 yılda bir gelir ve en verimli olduğum zamanı Melo ile geçirdim. Sahaya karakter koyan, çok iyi bir oyuncuydu."
ALİ SAMİ YEN'İN HAVASI FARKLIYDI
Ali Sami Yen Stadı'na Galatasaray formasıyla çıkmayı çok isterdim. Manisa ve Trabzon'la o stada çıktım, rakip olarak da Ali Sami Yen'in havasının farklı olduğunu hissediyorsunuz. O stat gözünüze Türk Telekom kadar büyük gözüküyordu.
Taraftara küsme hakkımız yok Beni bu hayatta en mutlu eden şey, sokağa çıktığımda gördüğüm sevgi. Şükürler olsun dışarıda bir kere bile olumsuz bir şey yaşamadım. G.Saray taraftarını çok seviyorum. Arada maçlarda tepki gösterdikleri oldu ama taraftara küsme hakkımız yok. Biliyorum onlar da beni çok seviyorlar.
KISA KISA
- Klopp mu Guardiola mı?
Çok zor soru, arada kaldım. Futbol bilgisi elbette önemli ama artık yönetmek, oynatmak istediğiniz futbolun önüne geçiyor. Klopp'la çalışanlar hep güzel şeyler söylüyor. Kazandığı kupalarla belki de Guardiola'nın önüne geçti.
- Xavi mi İniesta mı?
İniesta daha yetenekli ama sahadaki duruş, arkadaşlarını organize etme, sorumluluk alma ve liderlik işin içine girince Xavi diyorum.
KISA KISA
- Messi mi Ronaldo mu?
Messi… Messi'ye karşı hiç oynamadım ama genç milli takımla şampiyonaya katıldığımızda Arjantin ile aynı otelde kamp yapmıştık. Zaten Arjantin şampiyon olmuştu, Messi de herhalde 'Altın Eldiven' hariç ne kadar ödül varsa almıştı.
- En güzel golün?
2013'te Sivas'a attığım şampiyonluk golü.
- En güzel frikiğin?
İzlanda'yı saymazsak Süper Final'de F.Bahçe. Mondragon'a da Türkiye'deki ilk frikik golünü ben atmışım, Manisa'da maçtan hemen sonra bunu öğrenmiştim.