Ekrandan Gördüklerimiz

Antalya kampı kapsamında oynanan hazırlık maçında Altay karşısında gördük ki, altyapıdan iki
yetenek daha kazandık. Stoper Emin ve kaleci Berk. Yunus, Atalay, Mustafa gibi diğer yetenekler
kaybolup gitmeden evvel, Emin ve Berk nasıl üst seviyeye çıkmışlar, çok iyi analiz etmeliler.
Galatasaray altyapısı orta saha ve ileri uçta oynayan gençleri A takıma daha az çıkarıyor olabilir ama
stoper konusunda başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Önceki dönemde kaptan Bülent, Semih, Ozan
derken şimdi de Emin. Altyapı kalecilerinde ışık göremediğimiz için A takım yedekleri hep değişirdi.
Ancak bu defa kalede gördüğüm Berk vardı ki, düpedüz şaşırttı. Heybetli boyuna ve kalıbına göre çok
çevik. Kalede centilmence ve kıyasıya yarış olacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Altyapı gençlerimizin dışında maçta izlediğimiz diğer gençler de bizi sevindirdi. Bir Ocak ayı klasiği
olarak yine karavana atmamışız. Bu hareketli oyunun sağdan soldan yaratılan hızlı hücum
aksiyonlarında orta sahadaki asıl 10 numarasının Emre Akbaba olduğunu sevinçle gördük. Hem kısa
sayılabilecek bir süreçte (192 gün) takıma geri dönüşü, hem oyundaki pas trafiğine katkısı, hem de
hareketli oyundaki kabiliyeti bizleri heyecanlandırdı.
Henüz Onyekuru’dan bahsetmedik. Memleketine gitmeden evvel ne yapılması gerektiği konusunda
herkesten daha çok bilgisi olduğunu sandığım oyuncumuz neden kendini korumak için iğne olmamış,
anlaması zor. Kan testlerinde doping ve benzeri sonuçlar çıkmaması adına dikkatli davranmış olabilir
belki ama her şeyin bir yolu olmalı. Bu konuyu menajeri ilgili kurumlarla ve bilgilendirme yazışmaları
ile yönetebilirdi diye düşünüyorum.
Yapılan transferler tabii ki herkes tarafından takip ediliyor. Ancak biz hem takip hem de takdir
ediyoruz. Jesse rakiplerimizden gelen teklifleri dikkate almaksızın karar verdi ve Vedat’tan daha
omurgalı olduğunu gösterdi. “Ben burayı istedim ve geldim” diyecek kadar yürekli oyuncuymuş,
şimdiden tebrikler Jesse! Sağ kanata hareket getirdi. Hızla ceza sahasına ilerleyebiliyor. Top ile ilişkisi
oldukça iyi ve her şeyden önemlisi, bakıyor ve gördüğü yere gol pası verebiliyor. Henüz antrenman bile
yapmadan maça çıkan hali buysa, Ali Sami Yen’de tribünleri heyecandan oturtup kaldıracaktır.
Saracchi’yi merakla bekliyorduk. Tam olarak biz seyircilere ne izletecek, takımın oyununa nasıl katkıda
bulunacak sorularımız vardı. Maçta gördüğümüz, ayağına topu alınca süratle ileriye gidebiliyor. Hatta
önüne çıkan rakibi de geçerek ilerleyebiliyor. Bu hızlı genç sol bek defansif olarak ters toplarda da
başarılı olabilecek mi acaba?
Gençleri sevinçle izledik ama biri var ki, “King of the North" diyoruz biz ona, Linnes. Bu çocuk her şeyi
bir kenara bırakın, öncelikle çok düzgün karakterli bir sporcu. İşini ciddiye alan, saygılı, kadro dışı
olmasına rağmen tribünden olsun o heyecanı yaşayan, puan kaybedince üzüntüsünü gizlemeyen, sizin
benim gibi bir taraftar oldu çıktı adeta. O’nu sahada görmeyi özlemişiz gerçekten. Fiziki görünüşü de
eskisi gibiydi.
Elbette bu bir hazırlık maçıydı, ölçü olamazdı ancak bizim gördüğümüz ışık umutlanmamıza sebep
oluyor. Meşhur “Mayıslar bizimdir” ayına az kaldı. Şampiyon olabilmek için sahada centilmence ama
bitip tükenmeksizin mücadele eden takımın oluştuğu görülüyor.
Uğur Çetin

YORUM EKLE

banner48