Galatasaray’ın 8 maçlık galibiyet serisi Sivas’ta sona erdi. Çoğunluk dünkü Sivas-Galatasaray maçı sonrası bu yorumu yaptı. Bu klişenin gerisinde ise Galatasaray’ın artık deplasman oyunlarında Galatasaray gibi oynamaya başlamasıdır.
Tudor’un gönderilmesi sonrasında 4. kez Galatasaray’ın teknik patronu olan Fatih Terim, geride kalan 2 yılda deplasman oyunlarında efelenebilen bir ekip oluşturamamıştı. Bunda orta sahanın dirençsiz ve savunma yönü düşük yapısı baş neden olarak görülebilir, ancak sürekli günü kurtarma adına yapılan hamleler de kadronun handikaplarını giderememişti.
Bu sezonun ilk yarısında da tüm deplasmanlarda zorlanan, geriyi düştüğü hiçbir maçı çeviremeyen, Beşiktaş maçında korner bile atamayan Galatasaray ne oldu da, 8 maç üst üste kazanırken, ligin görünürde en zor iki deplasmanı Kadıköy ve Sivas’da futbol olarak rakiplerini ezdi.
Sivas maçının Galatasaray adına en çarpıcı istatistiği “ikili mücadele” ayrışmasında rakibine üstünlük sağlamasıydı. Oysa Rıza Çalımbay’ın ekibi bu istatistikte ilgin en iyisiydi. Bu şu gerçeği gözümüze soktu; hangi sistem ya da taktikle oynarsan oyna, önce mücadele edeceksin.
Seri’nin kendini bulması, Lemina’nın sağlıklı olması ve Ömer Bayram’ın sezon başından beri verdiği forma savaşına özgüvenini de eklemesi Galatasaray’ın omurgasını düzeltti. Onyekuru’nun katılımı ve Falcao’nun sakatlığını atlatması ve hepsinden önemlisi sezonu kapayan Luyindama yerine oynayan Donk’un her maç savunma liderliğini muhteşem üstlenmesi Galatasaray’ı çok farklı hale getirdi.
Sezonun ilk yarısındaki Galatasaray ile bugünkü Galatasaray arasında Sibirya ile Afrika kadar fark var. Sivas’ta galibiyet serisi bitmesine rağmen Galatasaray’ın futbolu sevenlerinin içini ısıtıyor. Ve düşündürüyor ki, Galatasaray böyle oynasın her maçı kazanır. Sivas’da asıl biten galibiyet serisi değil deplasman fobisidir.
Fırtına gibi başlayan evsahibi galibiyet golünü bulmasına karşın Sarı Kırmızılı ekip en ufak paniğe kapılmadan, önce rakibin temposunu düşürdü ve oyunun patronajını 15 gün önce Kadıköy’de olduğu gibi ele geçirdi. İlk yarı sonuna kadar harika bir futbol izledik. Tabi ki, Sivasspor’un da katkısı vardı. Galatasaray Feghouli ve Falcao’nun birer asist ve golleriyle öne geçti ayrıca 3 net gol pozisyonu daha üretti.
Normalde Galatasaray 3 puanı fazlasıyla haketti ancak VAR ve Mete Kalkavan bana göre çok ucuz bir penaltı yaratarak maça etki etti. Seri’nin darbesi rakibinin ayağına teğet geçercesine değiyor gibi ancak Fernando canhıraş kendini yere atıp, serbest vuruş kazanmayı hedefledi. VAR bu sahte düşüşe serbest vuruştan fazlası penaltı ödülünü verip sadece Galatasaray’ın galibiyet serisini sonlandırdı, Mayıs kutlamasını değil.
Bu arada Saracchi’nin 90+7’de Emre Kılıç’a yaptığı hareket kırmızı kartla cezalandırılmalıydı. Mete Kalkavan kalan dakikaları göz önünde tutup, bu kırmızı kartın Sivas’a bir avantaj sağlamadığını düşünmüş olmalı ki, sarı ile geçiştirdi.