Ajans 1905

Başkan Mustafa Cengiz'den Fenerbahçe'ye Tepki!

GÜNDEM

Başkanımız Mustafa Cengiz, 1959 yılı öncesinde kazanılan başarıların Türkiye şampiyonluğu sayılmasıyla ilgili yürütülen algı operasyonlarıyla ilgili Galatasaray Televizyonu’nda açıklamalar yaptı.

Kulübümüzün bu konuda tarihçileri ve hukukçularıyla gerekli hazırlığını yaptığını ve hazırlanan yedi sayfalık dilekçe ile Türkiye Futbol Federasyonu’na resmi başvuru yapıldığını vurgulayan Başkanımız, “Olayı bugünkü toplantımızda gündeme getiren itici güç beIN Sports’ta benim de katılma ihtimalim olan Be UNITED adlı bir programda, bir yorumcunun, yorumculuk görevini bırakıp bir yargıç gibi sorunun içinde hüküm ifade eden sözcüklerinden kaynaklandı. Dün BeIN Sports’un en yetkili sorumlusu bizi ziyaret etti ve onunla beraberdik. Kendisini lisan-ı münasip ile uyardık. Tabii ki basın özgürlüğü var bu ülkede, ifade özgürlüğü var, demokratik haklar var. Ben ömrümü bu uğurda harcamış bir insanım. Tahsil hayatımı, belki de geleceğimi… Mevlam neylerse güzel eyler. Her şeyde hayır varmış. Kendimi Galatasaray başkanlığında buldum. Bundan büyük onur ve şeref olmaz. Burada yorumcu denen zat, Nihat Özdemir’in yanında bu 28 şampiyonluk meselesini söyledi. Bunun üzerine haklı bir talepmiş gibi ‘inşallah olumlu değerlendirirsiniz’ dedi. Artık soru, soruluktan çıktı. Hem savcı hem yargıç hem bilirkişi oldun. Hâkim oldun karar verdin. Ey yorumcu sen kimsin! Tabii ki insan olarak değerlisin. Bizden de değerli olabilirsin; ama senin oradaki merteben, rütben, görevin soru sormak! Hüküm icra edip TFF başkanını zora düşürmek değil. Zora düşürmenin ötesinde sayın TFF başkanı o sıkışmayla öyle bir laf etti ki, bizi hukuk adına ürküttü. Dedi ki; biz inceliyoruz. İncelemeden sonra TFF Tahkim Kurulu’na vereceğiz gibi bir laf etti. İrkildik. Çünkü konu hakkında bildiklerimiz var. Daha önce ciddiye almadığımız, bu iflas etmiş tüccarın eski defterleri karıştırması babında TFF’ye yaptığı başvuruyu ciddiye almadık. Müflis bir tüccar hareketi bu. Eski defterleri cebinde arıyor. Yola bakıyor bir şey bulur muyum diye. Ancak bu hareketlerini tebrik etmek gerek. Amaçları yenildikleri bir haftada iyi ya da kötü gündem değiştirmekti. Bu haftada bunu yaptılar. Bu beni ilgilendirmez. Galatasaray’da bu yapılsa beni ipe çekerler. Sokakta yürütmezler. Bizim Galatasaray camiası bu konuda daha uyanık ve dikkatlidir. Bizimkilerin gündemini hemen değiştiremezsiniz. Bizim camiamız doğruluk, dürüstlük ve amaca yönelik doğru ve dürüstçe başarıdan yanadır. Hileyle hurdayla ve şikeyle elde edilmiş başarılara değil.  Kusura bakmasınlar. Fenerbahçe camiasına en ufak laf etmem. Daha önce defalarca söyledim; Beşiktaş’a, Bursaspor’a, Eskişehirspor camialarına asla laf etmem. Camialarla yönetimler farklıdır. Bir yönetimin yaptığı ağır bir suçu camiaya yüklemem. Çünkü hepsi benim kardeşim, arkadaşım, yakınım akrabam…” diye konuştu.

Yayıncı kuruluşta zikredilen bu sözlerin ardından kulüp olarak gerekli hazırlıkların yapıldığını anlatan başkanımız Mustafa Cengiz, “Camialar çok kırılgan ve hemen rüzgâra kapılıyorlar. Nasıl Amazon’da bir kelebek kanat çırpınca kâinatı sarsarsa onun gibi. Bunu gördükten sonra biz bir komite kurduk ve hemen hazırlandık. Hazırladığımız yedi sayfalık dilekçeyi maalesef TFF’ye vermek durumunda kaldık. Zırva tevil götürmez. Saçma bir şeye karşı açıklama yaparsanız siz de batarsınız. O hale geldi ki yorumcu yayında, TFF başkanına ‘inşallah yaparsınız’ diyor. Bu hale geldi. Bu anlamda kimsin sen diyorum. Yoksa biz kimseyi küçük görmeyiz. Bir takımın fanatik taraftarı da olabilir. Bu da gayet normal. Futbola düşkün olduğunu gösterir; ama sen tarafgirliğini oraya yansıtamazsın. Seni hakem yapsalar demek ki biz yandık.  Galatasaray siyaset üstüdür. Asla siyasete dahil olmaz. Bizim 35 milyona yakın taraftarımız Türkiye’yi temsil etmektedir. Türkiye neyse Galatasaray odur. Galatasaray Türkiye’dir derken bunu kastediyoruz. Hiçbir taraftarımı kıramam. Taraftarımı ciddiye alır ve dinlerim. Aynı fikirde olmayabilirim; ama bunu siyasete asla dökemem.” dedi.

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1959 yılı öncesi birinciliklerin şampiyonluk sayılmasıyla ilgili başvuru konusunun, daha önce ilgili makamlar tarafından reddedildiğini vurgulayan başkanımız,“Biz şaşırdık ve iş ciddiye bindi dedik. Orada hüküm verildi. Hukukçularla ve tarihçilerle bir araya geldik. O kadar çok madde ortaya çıktı ki aza indirgemek zorunda kaldık. Haklı ve doğru olan bir şeyi savunmak kadar zor bir şey yok. Daha önce Tahkim ve TFF bu başvuruyu reddetti. TBMM’de reddedildi. Nihat Bey bunu bilmeyebilir. Kendisi de söyledi. Daha önce gelmiş ve reddedilmiş. Daha önce gelen ve reddedilen bir şey, çok kuvvetli bir karine veya delil olduğunda ancak tekrar yargılanabilir. Öyle bir şey de yok. Devamlı bunu kaşıyorlar. Neden? Bunları kaşırken şecaatini arz ediyorlar. Şecaatini arz ederken de sirkatini söylüyorlar. Ben onlara hırsızsınız demiyorum; ama bir şeyi yapıyorlar. Çünkü yarın bu gelişir, 1959’dan öncesi de olabilir. Siyah çoraplar vardı, İngiliz kulüpleri vardı. Onlar da çıkıp hak iddia edebilir.” diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin savcılarının izlediği bir maçta Fenerbahçe Cumhuriyeti ifadesinin yanlış olduğunu ifade eden Başkanımız, “Rakibimizin stadyumuna gittik. 1-0 yendiğimiz maç… TFF, sayın vali, sayın içişleri bakanı, savcımız… Herkes var! Seyirci sayısı konusuna girmeyeyim. O bir destan! Karşıda dev bir pankart… ‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’ pankartı… Bize burada yüze yakın savcı ve ailesi var dendi. Biz zaten onları alın dedik. Milletvekili veya savcıları asla konu etmeyiz. Onlar o kadar yoğun ve yorucu işler içindeler ki sene bir gelip maç seyretmeleri bizi mutlu eder; fakat dünyada bir tek makamın önünde cumhuriyet sözcüğü vardır. Cumhuriyet savcısı onlar, kraliyet savcısı değil. Hangi cumhuriyetin savcısı? Türkiye Cumhuriyeti’nin savcısı. O kadar savcı ve başsavcı var orada. Devlet ricali var. Bu nedir? Fenerbahçe Cumhuriyeti… Allah büyük! Sonra neden Fenerbahçe Cumhuriyeti dendiğine yönelik bir kanıt çıktı. Web sitelerinde bir yayın yaptılar. Devletler hukukunda sadece devletler tanır. Şirketler, kişiler kabul eder. Diplomatik tanıma sözcüğü devletlere aittir. Deklarasyon yayınladılar. Beşiktaş’ın da 20 şampiyonluğunu tanıyoruz dediler. Tanımak bir devlete, bir cumhuriyete aittir. Burada Fenerbahçe Cumhuriyeti, Beşiktaş’ın şampiyonluğunu tanıdı(!). Kendi ifadeleri bu. Sen kimsin! Fenerbahçe camiası sözlerimi lütfen ayırsın. Yönetimin yazdığına söylüyorum. Fenerbahçe yönetiminde genç çocuklar da var. Epey saçmalıyorlar. Onları muhatap almam, alamam. Yönetimin yazdığı bir deklarasyon o yönetimi başkanından başlayarak bağlar. Bu ne cesaret!” şeklinde konuştu.

Fenerbahçe ve Beşiktaş camiasından değerli insanların bu başvuruya karşı çıkması gerektiğini söyleyen başkanımız Mustafa Cengiz, “Bizim aldığımız eğitim böyle bir reddi gerektiriyor. Fenerbahçe camiasında çok değerli insanlar, devlet adamları ve hukukçular var. Beşiktaş’ta da var. Neden itiraz etmediler? Beşiktaş ben sana mı muhtacım, beni tanıyorsun niye demiyor? Oysaki Aziz Yıldırım’ın, Beşiktaş’ın şampiyonlukları nereden çıktı, Haluk Ulusoy kabul etmedi, Tahkimi ayarlamışlar diye sözlü beyanatı var. Bunu ben demiyorum. Eski Fenerbahçe başkanı söylüyor. Attığımız adıma, ettiğimiz sözcüklere dikkat etmemiz gerek. Ben teşbih yapabilirim. Teşbihte hata yoktur; ama siz koca bir camiayı tanıyamazsınız. Ulufe dağıtır gibi dağıtamazsınız. Taraftar arka planda ne yaptığımızı bilmiyor. Riva sözleşmesini yeniden yazdık. Florya’dan, Riva’dan çok büyük gelir ve hukuki durum elde ettik. Yeniden yazdık. Eski yönetimlere teşekkür edelim; ama biz bunu daha iyi hale getirdik. Bir teşekkür duydunuz mu? Hayır. Bir kişi dedi ki onu bankalar halletti dedi. Bu arkadaşım da başkan adayı… Demek ki hiçbir bilgisi yok. Üzüldüm. Ada meselesini son olarak hallettik. İyi gidiyor. Bir tane teşekkür duydunuz mu? Hayır, mahkemenin normal akışı dediler. Kemerburgaz meselesi… Tahliye kararı aldığımızda karşı taraf başka bir idari mahkemeye gitti, yürütmeyi durdurma aldık 6-7 kere. Biz buna rağmen ilk defa başka bir mahkemeden yürütmenin durdurulmasının yürütmesini aldık. Onu da halledeceğiz. Bunu duyan var mı? Yok. Elbette bizim söylememiz gerek; ama bütün mahkemelerde gezenler, Galatasaray’a bunlar olmuş diyenlerden hiç ses yok. Oysa onu görüyorlar… Çok doluyum. Bu anlattıklarım, içimde birikenlerin yüzde biri bile değil. Yapılandırma yaptık. Abdurrahim Bey ile ben şimdi şahsi kefalet aldık. Ali Bey’in bana dediği bir laf vardı. Sağ olsun geçmiş olsuna geldiğinde söylemişti. Sen nasıl imza atarsın dedi. Neye dedim. Bankalar Birliği’ne kefalet imzası atarak tüm torununa kadar riskin altına sokmuşsun dedi. Ben hiç sesimi çıkarmadım. Ali Bey gider gitmez ailem bana döndü, sen nasıl böyle bir şey yaparsın diye… Ailemin haberi yoktu bundan.” dedi. 

Başkanımız Galatasaray’ın siyaset üstü bir kurum olduğunun altını çizerek, biz bunun çok uzamasını istemiyoruz. Şöyle bir taktik de olabilir onlarda. Strateji çok önemlidir. Kendi taktiksel hatalarınızı, başarısızlıklarınızı örtmek için bir strateji çizersiniz. Çünkü yarın başarısız olduğunuzda, ben bunun için başarısız oldum, benim üstüme geldiler diyebilirler… Ben az söyleyeyim, siz çok anlayın.  Bana bugüne kadar çalışmalarımızda TFF’den kişisel veya özel bir baskı olmadı. Şunu yap, bunu yap diye bir baskı olmadı. Oldu diyen onuru varsa çıksın söylesin. Bana, cumhurbaşkanından en ufak bir telkin, yön gösterme yoktur. Tam tersine Galatasaray Spor Kulübü’ne yapılan iyilikler vardır. Ben buna teşekkür etmek durumundayım. Galatasaray yararına bir taşı bir metre öteye götürene teşekkür ederiz. Hala da teşekkür ediyorum. İsteyen istediği gibi anlasın. Biz hiçbir şeyin yandaşı değiliz. Biz Galatasaray Spor Kulübü camiasını oluşturan unsurların temsilcisiyiz. Buna siyasi görüşler ve ifadeler değil. Hepsinin temsilcisiyiz biz. Sadece bir kesimin değil. Biri diyor ki A partiden bir belediye reisi gelmiş. Oysa aynı anda diğer partinin idari amiri dahil 5 kişiyi üye yaptık o gün. Oradalardı. Bunu görmüyor. Bizim kimseye karşı fikirsel olarak bir taşkınlığımız veya tepkimiz yok. Bunu biliyorlar zaten. Cumhurbaşkanından veya Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan bize bir telkin yok. Şunu bilsinler ki yönetimimiz kendi öz iradesiyle Galatasaray’ın hayrına düşündüğü davranışlar içerisindedir. Eğer biz yararlı değilsek, zarar veriyorsak kendimiz de çekilebiliriz. Sandık demokrasinin en önemli göstergesidir. Sandıkta bize gereken cevabı verirler. Bundan rahatsız olmam. Demek ki ben yanlış yapmışım derim ve camiamdan özür dilerim.” dedi.

Profesyonel dönemde oynanan 62 yılda Fenerbahçe’nin şu anda böyle bir başvuru yapmasının manidar olduğunu söyleyen Başkanımız,"Harrington Kupası da dahil mi? Hüküm verilmiş, hüküm altına alınmış bir konuyu, çok önemli şey yok ise tekrar davası açılamaz. Hakem fanatik Fenerbahçeli olsun daha iyi dedim. Demek ki futbola ilgi gösteriyor. Bundan rahatsız olmam. Haksızlık yapacaksa asla olmamalı.1959 yılından bu yana 62 sene geçmiş. Bir ömür. Fenerbahçe neden bizden öndeyken bunu açmamış? Biz epey gerideydik. Himmet ve duayla(!) onları geçtiğimizi söylüyorlar. Bu utanmazlığı yapıyorlar!” dedi.

Başkanımız, Fenerbahçe’nin eski başkanı Aziz Yıldırım hakkında, “Birtakım olumsuz işlere adı bulaştı; ama bu meselelerin üzerinde durmazdı. O tecrübeliydi ve bu işi bilen bir adamdı. Onun adalet anlayışı farklıydı. O bu tip Bizans oyunlarını sevmezdi. Biz onların hiçbir şampiyonluğuna laf etmeyiz. Haksız da olsa tescil esastır deriz. Gerçi şu takım şu yıl şampiyon oldu dedik, bizim bayrağımızı yaktılar. Böyle acı deneyimlerimiz de var.” dedi. 

Fenerbahçe’nin bu başvuru ile Milli Küme’yi, Milli Lig gibi tüm ülke takımlarının oynayabildiği bir organizasyonmuş gibi addettiğini; ancak gerçeğin farklı olduğunu belirterek, “Yasa ve düzen koyucular aptal mı? Neden Milli Lig demiyorlar da Milli Küme diyorlar? Çünkü öyle olmadığını biliyorlar. Bunu düzenleyenlere de bir hakaret var gibi. Milli Lig 1959’da oluştu. Orada tüm kulüpler mücadele ediyordu. Orada Kemal Ulusu’nun büyük katkıları oldu. Tüm Anadolu’yu dolaştı.  BAL’lar sonra kuruldu ama 3. Ligin, 1. Lig’in tesisinde çok önemli katkıları vardır Kemal Ulusu’nun.” dedi. 

1959 öncesinde aynı senede iki farklı takımın farkı turnuvalarda elde ettikleri şampiyonlukların sayılmasının hukuki olmadığını söyleyen Başkanımız, “İşte buna hukukta sui generis deniyor. Yani çok özel benzeşmeyen, özel durumlar. Bu özel durumları kendi lehine yazıyor.” dedi.

Rakip kulübün yaptığı bu başvuruya olumlu yanıt vermek gibi bir hataya düşülmeyeceğine inandığını söyleyen başkanımız, “Ben asla böyle bir hata yapacağına inanmıyorum. Orada bence Sayın Nihat Özdemir hazırlıksız yakandı. Kendisini az çok tanırım. Bir de onun üzerinde o kadar büyük bir baskı var ki onu üyelikten ettiler. Beni Galatasaray’dan ihraç etmek gibi bir şey. Bana ihtiyaçları yok, haddim de değil Fenerbahçe’nin kararlarına karışmak ama ben kendimi Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nın yerine koyuyorum çok zor bir durum. Bu bir gönül işi. Gönül işiyle girdiğiniz yerlerden takdir görmemek insanı çok üzer. Ben kendimden biliyorum. Beni beğenme, arkadaşlarımı beğenme tamam da gerektiğinde takdir et. Üç yılda iki şampiyonluk, dört kupa aldık. Toplam 28 kupamız var. Ünal Bey’in 27, bizim 28. Ünal Bey’i geçmek gibi bir niyetimiz yok elbette. Onun da büyük hizmetleri var Galatasaray’a ama yiğidi öldür hakkını yeme. Şimdi derler ki başkan kendini acındırıyor. Asla böyle bir niyetim yok. Bana acıyana da üzülürüm. Gaziantep’te bugünkü Antepspor’u kuran Mekikspor, Çınarspor, Şehreküstüspor var. Bunlar her yıl turnuva düzenlerdi müthiş sporcular vardı. Adana ve Mersin’de de öyle. Urfa’da çok iyi sporcular vardı. Bunlar turnuva düzenlerlerdi. Şimdi düşünüyorum hakikaten neden onlara ödül verilmiyor. Nizip’te ben de oynardım iyi kötü. Neden düzenlenmiyor? 8 numara oynardım. Hocaya 8 numara bulamadığımızda ben oynayayım dedim de kabul etmedi. Gerçekten onlar nerede? Bazı şeylere çok dikkat etmek lazım. Eskişehir bir futbol şehri, Bursa, Adana, Mersin, Diyarbakır, Samsun bir futbol şehri. Niye onlar yok? Ben yaptım, oldu. Sonra da bundan hak iddia et. Olmaz, mantıklı değil. 62 sene sonra bunu isteme. Bunun ardında başka şeyler var. Kendi başarısızlığı örtmek için bunu gündeme getiriyorsun derler.” diye konuştu.

Başvuruya söz konusu olan organizasyonların ulusal nitelikte olmadığını vurgulayan başkanımız, “Herhangi bir seçilmişlik, eliminasyon usulü gelme yok. Bölgesellikten ulusal coğrafyaya doğru gitse tamam diyeceksin, öyle bir şey de yok. İzmir’den iki takım var. Hak edeni de aslında turnuva düzenliyor. İki takımı yollamıyor. O iki takıma yazık değil mi? Bunun örnek ve temel alınması isteniyor. Acı olan o. Olabilir devletimizin o günkü şartları, kulüplerin şartları bu günkü gibi değil, gelir yok. Sen nasıl bu düzensizliği ve bu eğri büğrü durumu temel ve esas alabilirsin bu çok tehlikeli bir anlayış.” dedi. 

Bir yılda iki şampiyonluğun olamayacağını söyleyen başkanımız, “Galatasaray, o dönem otobüsle giderdi Ankara’ya. Gerçi otobüsle giden başka takımlar da oldu bu çağda… Akhisar-İstanbul arası yakın değil mi? Otobüsle dönenler oldu. Bir sezonda çift şampiyonluk ne güzel işte duble. Çifte kavrulmuş.” ifadelerini kullandı.

TFF’ye konu ile ilgili verdiğimiz dilekçeye diğer kulüplerin destek verip vermeyeceği sorusuna başkanımız Mustafa Cengiz, Tek başımıza da kalsak haklı isek bildiğimizden ayrılmayız. İsterse kişisel ve maddi çıkarları nedeniyle hepsi başka görüşte olabilir. Ama bu ülkeyi yıkar. Bu anarşi ve kaosa neden olur. Tekrar söylüyorum 62 yıl ve senin şampiyonluğun fazlayken hiç ağzını açmayacaksın. Hatta 2 şampiyonluk verildi diye diğer kulübe taş atacaksın. Şimdi birdenbire anlıyorsun ki bu sene de risk var. Ne yaparsın? Konuyu gündemden saptırmak için her şeyi yaparsın. Ne dedim? Biz ciddiye almadık. Böyle zırva tevil götürmez. Bir baktık ki ciddiye alınıyor ve baya çalışıyorlar. Şaşırdık! Baya ulufe de dağıtıyorlar başka kulüplere. Kendi de değil sadece bir de diğer kulüplere hak veriyorlar ve tanıyorlar. Yani bütün konuşmamı bir bütün halinde yorumlamanız lazım. Biz bu konuda haklıyız. Teşbih yapıyorum; Atatürk’e en yakın arkadaşları bile karşı çıkıyordu. Döndü mü yolundan? Dönmedi. Bitti. Bu kadar. Yani biz bunun Türk devletinin laik, demokrat ve Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu Esrarı-Dar’ın içinde Cumhuriyet’e de sahip çıkmak olduğuna inanıyoruz. Cumhuriyet bir hukuklar manzumesidir. Bir bütündür. Siz Cumhuriyet’i sadece lafla, bağırıp çağırmakla kuramazsınız. Cumhuriyet’in temelinde eşit ve özgür haklar vardır. Bu hakları siz keyfinize göre 50-60 yılda bir değiştiremezsiniz. Kişisel çıkarlarınız için değiştiremezsiniz.” yanıtını verdi.

Başkanımız, canlı yayın esnasında taktığı rozetle ilgili soruya ise, “Öncelik Türk Bayrağı ve Atatürk’te. Benim için de öncelik devlet ve onu oluşturan millettir ve bu cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çok samimi söylüyorum birçok insan benim gibi kendi ömrümüzden alıp ona verseydi. Biz önce devlete, millete, bu cumhuriyeti ve devleti kuran Atatürk’e bakarız; sonra Galatasaray’a bakarız. Ben bu lafı çok ettim. Bu demek değildir ki; Galatasaray geri planda. Hayır! O milleti oluşturan parçaların içinde Fenerbahçe, Beşiktaş, Edirnespor ve Hakkarispor da var. Ben tümüne saygı ve sevgi duyarım. Hiç rahatsız olmam; fakat benim için sportif anlamda birinci sırada Galatasaray’dır.” diye yanıt verdi

Metin Oktay, Baba Hakkı gibi efsanelerin sayılmadığı, göz ardı edildiği şeklindeki haksız ifadelere Başkanımız Mustafa Cengiz, “62 yıl uyu. Tarsus’ta mezarları olan Uyuyanlar gibi uyu, bir bakmışsın Atı Alan Üsküdar’ı geçmiş! Şimdi bu olmaz. Futbol çok önemli. Futbolun değerini düşürmeyelim. Almanya, 2.Dünya Savaşı’nda harap bir halde. Yani ayakta kalan bina yok neredeyse. Almanya’yı sadece çalışkanlığı değil, futbola olan tutkusu da Alman ulusunun tekrar kenetlenmesine neden oldu. Ben size bir gün olursa Fritz Walter hikayeleri anlatırım Sepp Herberger ile birlikte. Keza Brezilya hala keşfedilmemiş yerler var. Bugün Brezilya dediğinizde neden saygı duyuyorsunuz? Müthiş futbolcular yetiştirdikleri için. Yani bizim de olacak. Dün akşam (Hollanda maçı) kim üzüldü? Ben müthiş mutlu oldum. Evin gerçek evlatları, dokuzu yurtdışında oynayan lejyonerleri mücadele ederek 1-0 yenildiğimizde mutlu olduğumuz Hollanda’yı paramparça ettik. Mutlu olduk. Ben halen o mutluluğun içindeyim. Bunun içinde Burak gibi, bizim Ozan Kabak gibi aslanlar vardı. Bu yolu açan da yabancı sayısı kararıyla bizim sevgili hocamız. Onun da katkısı büyük. İnşallah önümüze geleni deviririz. Bu bizi mutlu eder. Taylan’ı unuttum. Maçlarımıza geldiğinde Şenol Hoca’ya her seferinde hep devamlı takıldım kendisine. Emreciğim’i (Emre Kılınç) de oynatsa iyi olurdu. Hepsi çok değerli oyuncular. Biz hocaların kararlarına karışmayız. Hayatımda soyunma odasına da inmedim. Bir kere indim Akhisar maçında. İndiğime de pişman oldum. Çünkü prim gitti. Ne otobüse binerim ne başka bir şey. Bu ilgi göstermemek değil. Herkes kendi görevini yapsın. Ben müdahale etmem. Espri olarak Şenol Hoca’ya hep söylüyorum. Herkes de duyuyor.” şeklinde cevap verdi.

Başkanımız Mustafa Cengiz, “Sekiz takımımızla İspanyollar gibi Avrupa’da mücadele edelim. Hem de birinciliğe mücadele etsin Türk takımları; ama Galatasaray en tepede olsun.” diye sözlerini noktaladı.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.